
Doç. Dr.Şükrü Aslan
Merhaba,
2007 yılı sonlarıydı, Tunceli’de Fırat Üniversitesi’ne bağlı bir fakültenin (İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi) kurulu bulunduğunu öğrenmiştim. Üstelik 1992 yılından beri kuruluydu ve fakat kimsenin haberi yoktu. Tunceli Eğitim ve Sağlık Vakfı’nın o zaman ki başkanı Mehmet Ali Kankotan’ın ricası üzerine ben ve birkaç Dersimli öğretim üyesi arkadaş bu meseleyle ilgilenmeye başladık. Kısa bir araştırmadan sonra bu bilgilerin doğru olduğunu öğrendik. Evet, fakulte resmen kurulmuş ama ilgili üniversite rektörlüğü bu konuda pek de istekli davranmadığı için resmen öğretime başlayamamıştı.
Oysa bu meselenin çözümü kentimiz için oldukça önemliydi. Bizim ki gibi insansızlaşmış, göçlerle boşalmış/boşalttırılmış kentlerde üniversite çok daha önemliydi. Bu nedenle bu fakültenin resmen açılabilmesi için bir girişim başlattık. YÖK yetkilileri, Fırat Üniversitesi Rektörü, politikacılar, bakanlar vb. pek çok kişiyle ve kurumla görüşmeler yaptık. Sonunda iktidarın siyasal beklentileri de Tunceli’de bir üniversitenin kurulmasını gerektirdi ve kuruldu. Bugün üç fakültesi, bir Meslek Yüksek Okulu, iki araştırma merkezi ve 1200 öğrencisiyle hızla gelişiyor.
İşin bu kısmını anlatmayacağım. Bunu belki başka bir çalışmada bütün ayrıntılarıyla birgün yazma olanağı buluruz. Burada asıl işin başka bir yanına vurgu yapmak isterim.
O zamanlar 4-5 arkadaş olarak başlattığımız bu girişim hiç de öngörmediğimiz biçimde Dersimli akademisyenlerin kendi aralarında bir akademik dayanışma ağı oluşturmalarına yol açtı. Hemen her hafta değişik üniversitelerde görev yapan Dersimli akademisyenlerin mesajları geliyordu. Bugün de devam eden bu süreç Dersimli akademisyenlerin kendi aralarında büyük bir dayanışma ağı oluşturmalarına yol açtı. Evet, biz Dersim’de fakülte/üniversite kurulması için bir girişim başlatmıştık, derdimiz buydu ama bununla aynı süreçte belki de aynı derecede ciddi bir başka kazanım ortaya çıkmış oldu. “Tunceli-Dersim Akademik Dayanışma Grubu”.
Belki de yine bu grup içerisinden sosyal bilimci bir arkadaşımızın lisansüstü tezine konu olacak bu olgu birçok açıdan çok olumlu işlevleri yerine getirdi ve getiriyor. Ben, bu grubun üyeleri arasında teması sağlayan bir emekçi öğretim görevlisi olarak pek çok üniversitede kendi alanında uzman ve tanınan ve kalbi memleketi için atan Dersimli akademisyenlerin bir araya gelmiş olmasından büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum.
Avrupa’da Dersimli akademisyenlerin bir araya gelmesine yönelik bu girişim de aynı sürecin bir parçasıdır ve doğrusu ben de büyük bir heyecan yaratmıştır.
Aynı disiplinden (sosyoloji) geldiğimiz sevgili arkadaşım Dr. Hıdır Eren Çelik ve uzun yıllardır Dersim hasreti çekmiş bulunan sevgili hocam Prof. Dr. Süleyman Ergin gibi değerli bir çok hocalarımızın öncülük etiği bu çalışma gerçekleştiğinde Dersimli akademisyenler ilk kez kurumsal bir yapıyı da inşa etmiş olacaklardır. Bu kurumsal yapı Dünyanın değişik üniversitelerinde okuyan lisans ve lisansüstü Dersimli öğrencilerin, öğretim üyelerinin başvuru merkezi olacak, araştırmalar ve bilimsel etkinlikler gerçekleştirecek, Tunceli Üniversitesi’nin kentin kültürel dokusuna uygun olarak inşa edilmesi sürecinde daha aktif bir güç olacaktır.
Bu kurum, Türkiye’deki üyelerini de kapsayacak şekilde Dersimli bilim ve düşün insanlarının sesi ve nefesi olacaktır.
Bunun gibi birçok nedenle bu girişimi; vakfın kuruluş çalışmalarını içtenlikle destekliyorum.